Pazartesi

kimden: nevin
başlık: arayış
biçim: elektronik posta metni

Ruhla - bedenin, düşünceyle - dilin zahmetsizce buluşmasıyla, saflaştırılmamış
hecelerin karmaşasından fışkıran açlık, yalnızlık...
Hiçlik’le çokluğun bir arada yaşandığı, varoluşta kendini arayışın çığlığı...
''kendine dair'' boşluk ve hüzün...
dilinin ucundaymışcasına var olduğunu bildiği ''gizi'' dillendirecek ufak bir hece...
anlamlandırmaların nedeni olduğunu bildiği bilgiyi seçebilmek için gerekli
bir ışık... doğurabilmek için varlığından başka yansımalara duyulan ihtiyaç...
''Aynalar'' sana gerekli...
Kaotik varoluşun sonsuz olasılıklarında, seçilebileceklerin seçilmişliği ne kadar
gerçekse, onlarla barışmışlığın düzlüğü de ancak o kadar gerçek ve adil...
spermin yumurtayı arayış telaşındaki ''ana olguda var olma'' dürtüsü gibi
adaleti; bizim dışımızda ve ''duru bir saflık'' vasfı vererek düşlerimizle
beslediğimiz “o olgu”ya yüklememiz mi adil, yoksa sahip olduğu kapıları
eylemsizce açan, verilerini beklentili ama koşulsuzca sunan birini
böylesine irdelemem mi adil?..
Coşkunun ve sabırsız bekleyişin dağıttığı dikkatle kaçırılan ayrıntılar,
düz nesirin şiir; teknolojik hatalı gönderimlerin tekrar olarak algılanmasına
sebep olması gibi, duygu ve devinimlerin bu derece etkin olduğu
varoluşta adalet mümkün mü?..
Başladığım yere dönmek sancılı olacak...

Hiç yorum yok: